Rafiq HÜMMƏT: Türkcə şeirləri

Rafiq HÜMMƏT:  Türkcə şeirləri Rafig Hümmet 1965-de Borçalı'da - Gürcistan'ın Bolnisi ilçesinin Darvaz köyünde dünyaya geldi.
1991 yılında Tiflis Devlet Pedagoji Üniversitesinin filoloji bölümünü tamamladı.
1997 yılında Rustavi şehrinde yayınlanan "Region" gazetesinde editörlük görevini üstlendi.
2004 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği Gürcistan bölüm başkanı seçilerek, "Edebi Gürcistan" isimli gazetenin yayınına başladı. 2009 yılından beri aynı zamanda Tiflis'teki "Varlıg" Kültür Merkezinin başkanlığını ve Azerbaycan Türkçesinde yayınlanan "Varlıg" gazetesinin Genel Yayın Yönetmeniliğini yapmaktadır.

"Selam, dünyanın sahibi..." (2000) şiirler kitabının yazarıdır.

Şairin bu şiirleri "Çağdaş seçkin Azerbaycan şiiri" (2014) antolojisinden götürülmüştür.
Şiirləri Anar Rafigoğlu uyğulamışdır.

Şair Rafig Hümmete büyük başarılar dileyirik!..

Müşfiq BORÇALI.


Şair

Ahtır, çeke çeke ölür,
Şairin ahı bilinmez.
Gece gündüzü karışık,
Akşam sabahı bilinmez.

Yaşar – divane sayılır,
Ölür – heykeli koyulur.
Öz içine sürgün olur,
Suçu günahı bilinmez.

Bahtın önünde düz durur,
Tanrı'yla yüzbeyüz durur,
Özü öz boynunu vurur,
Cellatı-şahı bilinmez.

Kuştur – budak üste ölür,
Dumandır – dağ üste ölür,
Şair ayak üste ölür,
Ölümü, Yahu, bilinmez.


Türk dili

Of , babamın güzel dili,
Bin yıllar o yandan gelir.
Milyon, milyar aziz candan,
Derya derya kandan gelir.

Aye gibi derin dili –
Of, anamın şirin dili!
Meğribin, Meşrikin dili
Sultandan, hakandan gelir.

Ruhu gök gibi koskoca,
Ahı meleklerden yüce.
Koşa koşa, uça uça
Sırlı bir cihandan gelir.

Bu dil yüz bin dilden önce,
En uzak kadimden önce,
Tarikatdan, dinden önce
Ulu Yaradandan gelir...


Son görüş

Baktın...
Gülüm, bu son bakış
Bulut örtmüş Ay mıdır?
Gözümüzün rengi başka,
Göz yaşımız aynıdır.

Baktım...
Dönüp bir de baktım,
Sanki son kere sana.
İstedim diyem ki, beni
Ak kefene sarsana.

Demedim.
Sözüm soğudu,
Dilimde buza döndü.
Yanağımda yaş da dondu,
Sessiz yıldıza döndü.

Demedim.
Her şey lal oldu -
Yer de, gök de, hava da.
...Üç kuş yaşayamaz ki
İki kuşluk yuvada...


Ayakkabı boyayan çocuk...

Eli fırçaya,
Gözü paraya,
Gönlü yaraya alışık
Boyacı çocuk.

Okuldan, mektepten,
Fatih'ten, Babek'ten,
Şeytandan, melekten
Haberin yok.

Annen var mı, baban var mı,
Yerin yurdun, odan var mı,
Isınmağa soban var mı? –
Haberim yok.

Ben sana hemşerim,
Umutlu seherim,
Galebem, zaferim
diyemem.

...Çizme silen çocuk,
Zorla gülen çocuk,
Bir çizmelik ağuşun,
Öksüz sefil duruşun,
O tertemiz bakışın
Haramım olsun!


Neden mutlu olum ki...

Daha ne kaldı ki üzülmeli...
Dost ihanetine de,
Düşman nefretine de alıştım.
Ne nehrlerin akışına,
Ne de rüzgarın yönüne koşuldum,
Oysa ki ben
öz fırtınamda boğuldum,
öz sularıma karıştım.

Neden mutlu olum ki...
Karabağda şehit olamadım,
Tebrizde hoca.
O millet ki yüce,
O millet ki koskoca –
Bu gün onu bulamadım.
O milleti aradım bir ömür boyu,
O millete doğru yürüdüm.
Cehennem ateşli bu yolda
Beni mum sananlar yanıldılar –
Ben kurşun gibi eridim,
Yüreğimde ağladım,
Fakat yine yürüdüm...

...Yağmursuz çiçek olsam da,
Saralıp solan değilim,
Bu sonsuz ıssız yollarda
Gülüm, kaybolan değilim.
Neden mutlu olmayım? –
Tanrı aşkının cefası,
Sonuncu dostun vefası,
Yavrularımın gönlünde
Tebriz, İstanbul havası
Beni yaşatır...


Masal

Ah... Ben uyandıkta artık öğlendi –
Pusuda duranlar sonuncu payı,
Sonuncu tikeni götürmüştüler;
Uzatıp geceni, söndürüp Ayı,
Kayığı, yelkeni götürmüştüler.

Ah... Gör ben kimlere bel bağlamıştım –
Tek tenha kalmıştım taşlık sahilde;
Deli bir haykırış vardı içimde:
- Bu yalın ayakla, bu boş elimle
Aç susuz nereye, nasıl göçüm be!?.

Ah... Kumsuz sahilde akşam olurdu,
Gökte Tanrı idi, Yerde ben idim,
Dört yanım kayalık, deniz ve... hasret;
Ruhum hüngürürdü, fısıldayırdı:
- Gamlı bir şarkıyı söyle ve... sabret.

Ah... Ben uluyordum... söylemiyordum,
Meğerse, Tanrı'ya ninni okurmuş
Yüzümde nakş olmuş hüznün görkemi.
...Derya ortasında nazlı bir gemi
Yüzürdü sahile açıp yelkeni.

....Yıllar ötüp geçti...
Men gemim ile,
Kendimin o beyaz yelkenim ile
Bir sefer eyledim aynı sahile;
Benim son lokmamla adam olanlar,
Benim kayığımla gemi alanlar
Şimdi çırıl çıplak uluyordular...


Bekleme pazar gününü...

Bekleme pazar gününü,
Cumaeresi gel, gülüm.
Gel, aşkınla beslediyim
Penbe gülü der, gülüm.

Uzaklarda ah çekersin,
Her ahda bir günah var.
Bekleme pazar gününü,
Henüz pazara çok var.

Bekleme pazar gününü,
Ruhum solar, sararır.
Sevgi de sular gibidir,
Aka aka durulur.

Bekleme pazar gününü,
Şenbe günü gel, gülüm.
Sonra yine beklerim,
İstersen yüzyıl, gülüm.


Yalnız kadın

Çaresiz günahların –
Melek günahı gibi.
Ahın öyle masumdur ki,
Meryemin ahı gibi.

Bilirim kara talihin
Yüzün gibi ak olmayıp.
Payın kara türban olup,
Kara kalpak olmayıb.

Korkma, yaslan omuzuma,
Başla acı masala...
Hüngürtünü kesme, gülüm,
Ağla, doyunca ağla.

...Solmamış çiçek gibisin,
Koklamaya adam çok.
Benden başka yanında
Ağlamaya adam yok...
Muəllif huquqları qorunur.
Məlumatdan istifadə etdikdə istinad mutləqdir.
Rəy yazın: